Avrupa Birliği finansmanı ve Türk Kızılay iş birliği ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen “Tamamlayıcı Sosyal Uyum Yardımı (T-SUY)” Projesi, ülkemizdeki geçim kaynaklarına yönlendirilemeyecek durumda olan yabancı uyruklu kişileri hayata bağlayan destek köprüsü oldu.
10 yıl önce, zihinsel engelli 3 çocuğu ve 2 aylık bebekleriyle birlikte Halep’ten Türkiye’ye sığınma öykülerini, Kahramanmaraş’taki evlerinde bizimle paylaşan Serenak ailesi de T-SUY (Projesi’nden)faydalanıyor.
“Dört Duvar Arasında Sıkışıp Kalmıştık”
Baba Ahmed Serenak (47), Suriye’deki evlerinin, 2012 yılında ayrılmak zorunda kaldıkları Rakka’da bulunuğunu belirterek, “Cehennem gibiydi” dediği o günleri şöyle anlatıyor:
“Bomba düşmeyen neredeyse tek bir gün yoktu. Hayatta kalabilmek için bölgede yaşayan insanların bazıları bulabildiği bir araçla, bazıları da yürüyerek sınıra varmaya çabalıyordu. Öyle ki eskiden oldukça kalabalık olan mahallemizde bir anda sadece 2 aile kalmıştık. Bizimse hareket etmemize imkân yoktu. 14, 12 ve 8 yaşlarındaki 3 evladım zihinsel engelliydi, son bebeğimiz dünyaya geleli ise henüz 2 ay olmuştu. Bomba sesleriyle sarsılan 4 duvar arasında sıkışıp kalmıştık.”
“Ailemi, Hiç Tanımadığım Bir Adam Kurtardı”
Serenak ailesi, kaçışlarından kısa bir süre sonra bombalanan evlerinden, o zamanlar hiç tanımadıkları, kendisi de Türkiye’ye ulaşmaya çabalayan bir Suriyelinin yardımıyla çıkabilmiş. Ahmed Bey, anlatırken adeta o günlere geri dönüyor:
“Hep şükranla anacağım bu genç adam, çevredeki konuşmalardan evde mahsur kaldığımızı öğrenmiş. Onca hengâme içinde kapımızı çalıp, ‘Sınıra gidiyorum, hemen gelin’ dedi. Eşimle sadece bir an için birbirimize baktık, ‘Belki çocuklar da tedavi olur’ dedik. Zaten düşünecek de zaman yoktu, uçaklar tepemizde uçuyordu. Çocuklarımı sırtlayıp, arabaya yerleştirdik. O an her şeyi geride bıraktık; evimizi, eşyalarımızı, anılarımızı... Yola çıktığımızda üzerimizde kimlik kartımız bile yoktu.”
Kayıt için getirildikleri karakolda, Türk polisinin ‘Ramazan ayındayız, orucumuzu beraber açalım’ diyerek, iftar yemeklerini paylaşması, ardından kendilerine temiz kıyafetler vermesi de Ahmed Bey’in Türkiye’deki ilk gecelerinden unutamayacağını söylediği diğer anıları.
Aile o geceyi, kendileri gibi Suriye’den gelenler için hemen o akşam kurulan 100 çadırdan birinde geçirmiş. Daha sonraki günlerde ise Nur Dağı’ndaki stadyumda, ısıtıcı ve battaniyelerle korunarak, Islahiye Çadırkenti’nin tamamlanmasını beklemiş. Ahmet Bey, “Elbette çok zor anlardı. Ama inanın, bombalanmayacağımızı, Türkiye’de olduğumuzu bildiğimiz için korkusuzca, hatta huzur içinde dalıyorduk uykuya” diye yad ediyor o günleri.
Serenak Ailesi, Islahiye Çadırkenti’nde tam 7 yıl yaşamış. Ahmed Bey, çadırketteki yaşamlarını mutlu hatıralarla hatırlıyor ve ekliyor:
“Allah razı olsun, Türkler bize hep kucak açtı.”
“Oğlum, Kapı Açmayı Bilmiyordu”
2018 yılında Çadırkentlerin kapatılması, Serenak Ailesi için şehir hayatına yeniden uyum sürecini de beraberinde getirmiş. “Söyleyince garip geliyor ama çadırdan apartmana geçerken hepimiz zorlandık. Özellikle çocuklarımız için dışarıdaki hayata alışmak zaman aldı. Hele oğlum Muhammed, uzun bir süre kapılardan geçerken sanki çadır direğine çarpabilirmiş gibi başını eğiyor, kent yaşamına ilişkin herşey; sesler, binalar, eşyalar, onu çok şaşırtıyordu. Kapı açmayı 5 yaşında öğrendi bu çocuk. Ama hayat bize çoktan koşullara bağlı yaşam kurmayı öğretti” diyor.
“T-SUY Desteğini Bize Ulaştıran Herkese Duacıyım”
Serenak Ailesi, KIZILAYKART’ı, şehirdeki yeni hayatlarına başladıklarında çevrelerindeki ailelerden duymuş, başvuruları hemen kabul edilmiş. Ahmed Bey, bu destek ve kendisinin inşaatlarda gündelik bulabildiği işlerle ailesinin kira ve gıda masraflarını karşılayabilmiş. Ancak ağırlaşan hayat şartlarını telafi edebilmek için, ağır yük taşıdığı işlere de girişmiş ve en nihayetinde çalışmasına izin vermeyecek noktada bir bel fıtığı oluşmuş. “İşte tam da o günlerde T-SUY Projesi’nin yardımı aileme ulaştı” diyen Ahmed Bey, “T-SUY sayesinde kiramızı, elektrik ve su faturalarımızı ödeyebiliyor, karnımızı doyurabiliyoruz. En güzeli, temel ihtiyaçlardan artan parayla da 3 engelli çocuğuma bez ve onların sıkıntılarını azaltan ilaçları alabiliyorum. Bir baba olarak başka ne isteyebilirim? T-SUY yardımını bize ulaştıran herkese duacıyım. Kalbim ve dualarım hep Türkiye ile olacak.”